Memurlarda Atama İptali Davası Nedir?

İbranamenin geçersizliği sonucunu doğuran işveren hataları

İbranamenin geçersizliği sonucunu doğuran işveren hataları

Malesef ki ülkemizde, bir çok işveren, tek sosyal güvencesi işçilik alacakları olan işçilerin, bu alacaklarına göz dikmekte, ödeme yapmamak adına türlü yöntemler geliştirmektedirler.

Bu yüzdendir ki, adı kötüye çıkan işverenin, iş mahkemesinde görülmekte olan davalarda, çoğu zaman beyanlarına itibar edilmemekte, işverenin dinleteceği 500 tanıktansa, işçinin dinleteceği iki tanık beyanlarına daha çok itibar edilmektedir.

Bu durumun farkında olup, bunu menfaate çevirme çabasında olan kötü niyetli işçiler de yok değildir.

İş akdi feshedildiğinde, uygulamada en çok başvurulan yollardan biri de ibraname düzenleme yöntemidir. Bu yolla işveren, kendini işçiye karşı hukuki himaye altına almayı amaçlamakta ise de, çoğu zaman düzenlenen ibranameler, yasal unsurları taşımadığından ve/veya çelişkiler içerdiğinden, işveren amacına ulaşamamakta, mahkemelerce ibranameler geçersiz sayılmaktadır.

İbranamelerin geçersiz sayılmasının temel nedenlerinden biri de, eksik hukuki bilgi sahibi şirket avukatları ya da muhasebeciler / mali müşavirler tarafından düzenlenmiş olmasıdır.

Gelelim uygulamada ibranamelerinin geçersizliği sonucunu doğuran işveren hatalarına;

İstifa etti savunmasıyla birlikte ihbar kıdem tazminatı kendisine ödendi savunması

İstifa eden bir işçiye, kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesi yapılmayacağı halde, mahkemede, hem işçinin istifa nedeniyle kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmadığını iddia edip, hem de işçiye kıdem ve ihbar tazminatı ödediğini iddia eden bir işverenin, bu hususta düzenlenen ibranameyi mahkemeye sunması halinde, ibranameye itibar edilmesi mümkün değildir.

İş akdinin haklı nedenle feshedildiğini savunup, ibranamede kıdem tazminatının ödendiği savunması

İstifa iddiasında olduğu gibi, işverenler, bir yandan, işçinin iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini, diğer taraftan da işçiye kıdem tazminatının ödendiğini savunmaktadırlar. Bu gibi durumlarda, iş akdini haklı nedenle fesheden bir işverenin, işçiye kıdem tazminatı ödeme yükümlülüğü de bulunmayacağından, savunma ile çelişen ibranamelere mahkemelerce itibar edilmemektedir.

Fazla mesai yapılmadığını iddia edip, ibranamede “fazla mesai alacaklarımı aldım” ibaresine yer verilmesi

Uygulamada işverenler, çoğu zaman, işçinin fazla mesai yapmadığını iddia etmekte iseler de, işçiden almış oldukları ibranamelere, “fazla mesai alacaklarımı aldım” yazmak suretiyle, olmadığını savundukları alacakların ödendiği yazılı ibranameleri mahkeme dosyasına sunmakta, bu husus da ibranamelerin geçersizliği sonucunu doğurmaktadır.

Yıllık izinlerin kullandırıldığını iddia edip, ibranamede yıllık izin ücretlerinin ödendiği yazılması

İşverenler, yıllık izinler için defter tutmakla yükümlü olup, işçinin hangi yıl için hangi tarihler arasında yıllık izin kullandığını ispat yükü işverene düşmektedir. Kullandırılmamış izinler için, işçilerin, çoğu zaman yıllık izin defterini imzalamayacağı düşünüldüğünde, işveren savunmaları, genellikle, işçiye yıllık izinlerin kullandırıldığı ancak aradaki güven ilişkisi gereği işçinin imzasının alınmadığı şeklinde olmaktadır. Oysa düzenlenen ibranamelerde, “yıllık izin ücretimi aldım” yazarak, kullandırılmış olması halinde işçiye yıllık izin ücreti ödeme yükümlülüğü bulunmayan işverenin, sanki izinler kullandırılmamış ve ibraname düzenlenirken yıllık izin ücretinin işçiye para olarak ödenmiş olduğunu iddia etmeleri, ibraname ile iddia edilen fiili durum arasında çelişki yaratmakta ve ibranamenin geçersizliği sonucunu doğurmaktadır.

İbranameye ödeme kalemlerinin tek tek yazılmaması, ibraname yanında hesap bordrosu veya ödeme belgesi sunulmaması

İbranamede, işçinin, ihbar, kıdem ve sair alacaklarının ödendiği hususu yazılmasına rağmen, rakamsal olarak her bir tazminat ve alacak kaleminin gösterilmediği durumlarda, ibranamenin sair bir sebeple geçersiz sayılması halinde, ödemenin de yapılmamış olduğu sonucu ortaya çıkmakta, işveren ödeme yapmış ise, yeniden ödeme yapmak zorunda kalabilmektedir. Kural olarak ibranamede miktar varsa, ibraname, makbuz hükmündedir.

İbranamede paragraflar arasında boşluk olması

Yargıtay’a göre, paragraflar arasında boşluk bulunan ibranemelerin, işverence sonradan kötü niyetli olarak keyfi doldurulabileceğinden, bunu, ibraname düzenleme tekniğine uygun bulmamakta, bu tür ibranameleri geçersiz saymaktadır. (9. HD 2008/37285 E. 2010/8007 K.)

İbranamenin tarih içermemesi

Yargıtay, ne zaman düzenlendiği belli olmayan ibranameye dayanılarak hüküm tesis edilemeyeceği kanaatindendir.

İbranamenin farklı el ürünü olup, farklı kalemle yazılması

Uygulamada, işçi, işe başlarken, bazı işverenler, kendince tedbir almakta, işçiye peşinen ibraname imzalatmaktadırlar.

İşçinin, ibranamenin işe başlarken alındığı yönünde iddiada bulunması durumunda, ibranamede işçinin imzasını içeren yazı ile, ödeme miktarını içeren alacak kalemleri ve sair yazıların farklı el ürünü olması / farklı kalemlerle yazılmış olması halinde, Yargıtay’a göre ibraname, işçinin de iddia ettiği gibi işe girerken imzalatılmış kabul edilmekte, dolayısı ile geçersiz sayılmaktadır.

İbranamede alacağın taksitler halinde ödeneceğinin düzenlenmesi

Alacağın taksitler halinde ödeneceğine ilişkin düzenlenen belge, Yargıtay’a göre, ibraname değil, ödeme taahhüdü hükmündedir. (9.HD 2010/18352 E. 2012/26797 K.) Dolayısı ile bu tür bir belgenin ibraname olarak kabulü mümkün değildir.

İbraname düzenlerken yapılan hataları, bunlarla sınırlandırmak mümkün değildir. İbranamede belirtilen alacak kalemlerinin banka yolu ile değil, elden ödenmesi, ticari defterlerde buna ilişkin kayıtların tutulmaması gibi daha bir çok örnek sayılabilir. İbranamedeki işçi imzasının, karalama suretiyle atılmış olmasını dahi Yargıtay, işçiye baskı yapıldığının göstergesi olarak kabul etmektedir. (9.HD 2006/9504 E. 2006/ 16336 K.)

Amacımız, işçilerin / vekillerinin, ibraname konusunda yasal düzenlemeleri ve güncel içtihatları öğrenerek, işçinin hakkına kavuşmasına, geçersiz olan ibranameleri , işveren savunmalarındaki çelişkileri görüp, buna göre savunma geliştirebilmelerine vesile olmaktır.

İşverenlerin, çoğu zaman vekil tutabilecek güçte oldukları da düşünüldüğünde, bu bilgilere, bir avukatın doğru bir araştırma ile ulaşması ve vekilin, işvereni de bu doğrultuda savunması elbette mümkün.

Umarız, makalede yer alan bilgiler, kötüniyetli işverenlerce, yapmış oldukları hataların farkına varılıp yasal olarak geçerli sayılabilecek ibranameler düzenlenmesi ve işçilerin hak kaybına uğraması sonucunu doğurmaz ve kaş yapalım derken göz çıkarmış olmayız…